21 Şubat 2010 Pazar

Helanın Önündeki Masadan Euro 96' ya

80'li yıllarda, perşembe akşamları ve cumartesi sabahları televizyon karşısında, TRT 2' de Avrupa'dan Futbol' bekleyen bir kuşaktık biz. Sensible Soccer, Kick-Off, Emilyn Hughes Soccer hastasıydık hepimiz. Karbon kağıtlı Spor-Loto' yu abimizden, babamızdan öğrendik doldurmayı. Sabahtan akşama minyatür kale yaptık sokakta. Federal Almanya 88, İtalya 90, İsveç 92 albümlerim dün gibi aklımda. O zamanın efsaneleri daha bir başkaydı. Gullit, Völler, Maradona, Baresi, Lineker...

Futbola bu kadar aşık, oyuna karşı bu kadar temiz duygular besleyen bu gençliğin göğsü, zamane gençliğinin göğsü kadar kabarık değildi. Bir tek Galatasaray; arada bir de Trabzonspor tebessüm etmemizi sağlıyordu. Enternasyonel platformda ezilmiştik çoktan. Ay-yıldızlı forma en son 1954 Dünya Kupası' nda sahaya çıkmış, bir daha hiçbir turnuvada boy gösterememişti. Biz Avrupa'dan Futbol' da Türk futbolcu izlemedik hiç. Bırakın Play-off' a kalmaktan şikayet etmeyi, gruplarda beraberlik alınca sevinirdik. İngiltere' den sekiz, İrlanda' da beş yerdik. Lejyoner futbolcu deyince, Lefter'i, Can Bartu'yu, Şükrü Gülesin'i bilirdik.

Durum o kadar vahimdi ki, Euro 92 elemelerinde dört takımlı grupta bir gol, sıfır puanla sonunculuk; Amerika 94 eleme grubunda bir tek San Marino' nun üzerine çıkma "başarılarını" elde etmiştik.

 

Fatih Terim, 1994 yılının Aralık ayında, UEFA sıralamasında son kategori olan beşinci kategorideki Türkiye ile EURO 96 grup eleme grupları kuralarına gitmişti. Çantada kekliktik herkese göre. Öyle ki, kafilemizin oturması için düzgün bir masa bile ayarlanmamıştı kura çekiminde. Terim'in "Hela'nın önündeki masa" olarak tasvir ettiği masada not alındı grubumuz. 1. kategoriden İsveç, 2. kategoriden İsviçre, 3. kategoriden Macaristan, 4. kategoriden İzlanda'nın olduğu 3. grupta, şamar oğlanı olmamız bekleniyordu. İyice alışmıştı İngilizi, İrlandalısı, Almanı, Rusu, Macarı bizi gruplarında görünce rahatlamaya. Ama 1993 Akdeniz oyunlarında şampiyon olan nesil bir dahaki kuraya Türk kafilesinin masasını önlere çekmeye inat etmişti.

İlker Yasin'in "Şapka çıkaracaksınızi Şapka!" haykırışları, Emre Aşık' ın arka direkte İsveçlinin tekmesine uçan kafayı sokması, Hakan Şükür'ün ensesi ile topu Macar kalesinin doksanına bırakmasıyla geçen eleme grubu sonunda, UEFA tarahinde ilk kez bir 5. kategori takımı finallere gitmeyi haketmişti. Hem de bir önceki Dünya Kupası'nda üçüncü olan İsveç' i saf dışı bırakarak. 

Bu jenerasyon sayesinde FIFA 97 daha güzel oldu, CM' de Hakan Şükür' ü almak farz oldu. Onlar unutturdu ellinci dakikada milli maçı kapattırmayı. Onlar tattırdı Brezilya'ya gol atmanın tadını. Euro 2012 eleme grupları kurası sonrası Almanya, Avusturya, Belçika, Kazakistan, Azerbaycan grubunu küçümseyen zihinler, görünen o ki 95 yılının İsveç' inden hiç ders almamışlar.Dersi verenin bizzat kendimiz olmasına rağmen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder